Gerçek Gıdanın Peşindeki Çiftçiler
Türkiye, geçen yıl 5,8 milyon tona ulaşan buğday ithalatı ile rekor kırdı. Bu kapsamda geçen yılın ilk altı ayı ile karşılaştırıldığında buğday ithalatımız 2,9 milyon tondan bu yıl $ artışla 3,6 milyon tona ulaştı. Buğday ithalatında yeni bir rekora koşuluyor. . Oysa 1990’lı yıllardan bu yana buğday üreticisinin emeğinin karşılığını alamadığı için terk ettiği 2,5 milyon hektarlık alan tekrar buğday üretiminde kullanılsa, yaklaşık 6,8 milyon ton ilave buğday üretmek mümkün olabilecek ve ithalata gerek kalmayacak.
Geçen yılın altı aylık döneminde 1,8 milyon ton olan mısır ithalatı, " artışla 2,2 milyon tona ulaşmış. Aynı dönem için ayçiçeği ithalatındaki artış da 526 bin tondan h artışla 886 bin tona ulaşmıştır. Buna karşın soya ithalatında ve pamuk ithalatında ise %3 gerileme olmuştur.
Bunları söyleyen önemli bir isim: TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) İstanbul Şube Başkanı Ahmet Atalık.
Başkan Atalık özetle; “Tarıma verilen destekten çok daha fazlasını ithalata ve faiz ödemelerine veriyoruz” diyor…
Kastrofest’te çağdaş çiftçileri dinlemeye giderken geçen yıl aynı panellerde konuşmacı olduğumuz Ahmet Atalık dostumun söyledikleri aklımdaydı..
Üç çiftçi dinledik peşpeşe: “Turizme yeni bir bakış - Eko Gastronomi ve sürdürülebilirlik” başlıklı panelde…
Önce Teofarm Kurucusu ve öğretim görevlisi Elif Ovalı’yı dinledik. Teofarm’ı Slow Food’a gönül vermiş dostlarla beraber ziyaret etmiştik kısa bir süre önce… Kelimenin tam anlamı ile geçmişe sahip çıkmayı ve kızı Yüksel’in girişimi ile geleceğe dokunmayı başaran bir çiftliği yönetiyor kardeşi Adnan ile Elif Hanım…
Türkiye Gastronomisi için kendini 3 kuşaktan beri çiftçi olarak görmüş yurtdışı kültürü ile modern hayatı birleştirirken topraklarındaki özel ürünleri dünyaya tanıtmaya baş koymuş bir insan. Antakya ve yerel ürünlerin nasıl yapıldığını yörenin ev hanımları tarifleri ile yazmış bu kitapla da en son Konya’da Mevlana Başaşçısı Ateş Baz-ı Veli törenlerinde ödül almış bir insan… Bugünlerde marketlerde üzerinde Anadolu Lezzetleri yazan ürünler görürseniz bunların çoğu Teofarm’ın eseri… Gerçek gıdanın peşinde özetle…
Daha sonra İzbeli Çiftliğinden Serdar İzbeli’yi dinlemiştim. Geçen yıllarda gittiğim annesi Sabiha Hanım’la da tanıştığım İzbeli çiftliğinde geçirdiğim saatler o kadar değerlidir ki anlatamam. Serdar dostumuz arkeo-botanikçilerin “Doğal Tarih Zekası” dediği öyle enteresan örnekler anlattı ki inanamadık. Ormanın içinde kurulan 400 yıllık çiftlik şayet yolunuz Kastamonu’ya düşerse kaçırılmayacak bir yer… Çiftlik topraklarına ekmek için,doğal ve organik tohum yetiştiriyorlar. Asla suni gübre ve sentetik ilaç kullanmıyorlar. Yani onlar da gerçek gıdanın peşindeler özetle…
Son konuşmacı Daday’da kendine ait bir oteli ve yine gezdiğimizde çok mutlu olduğumuz adını taşıyan çiftliği olan başarılı bir kadın İksir Aydın idi… Çok severek yaptığı mesleğini emekli olarak sonlandırdıktan sonra memleketine yeni bir iş ve yatırımla faydalı olmak düşüncesini hayata geçirmiş. Turizm sektöründe faaliyete geçip gelişirken, ata buğdayı kavılcalar, siyezler ekiyor, siyez bulgurları, unları yapılıyor, misafirler mevsiminde doğal ürünlerle ağırlanıyor. İksirli Çiftlik bölge ekonomisine artı değerler katmaya devam ediyor.
Bir yandan tarımdan vazgeçilen topraklar. Öte yandan akılcı yatırımlarla gerçek gıdayı yaratan çiftçiler… Demek ki tarımda da başka bir dünya mümkün.