Türkiye’nin acilen yeni nesil “romantik çiftçilere” ihtiyacı var.
Pandemi kendi kendine yetebilmenin ve yerel gıda üretiminin önemini bir kez daha ortaya koydu. Dünyanın en değerli tarım bölgelerinden Anadolu’muzda yeniden bir tarım hamlesi yapmamız gerekiyor. Yeni rol modellere ihtiyacımız var. Yüzyıllardır tarımla uğraşan bir ailenin temsilcisi olan Elif Ovalı bu örnek girişimcilerden birisi.
Ovalı, Mustafa Kemal Üniversitesi’nde toplumsal hizmet, toplumsal mutluluk, kültür pazarlaması derslerini veriyor. Sosyal girişimci olarak da Antakya’nın değerlerine sahip çıkarak kültür elçiliği yapıyor. TEOFARM markası ile bu değerleri üreten bir çiftliği ve üretimi yaşatıyor. TEOFARM bölgenin endemik buğday türü ve ata buğdayı olan karakılçık buğdayının Türkiye’de en büyük üretici çiftliği. Elif Ovalı, kendisini “romantik çiftçi” olarak adlandıranlara “Evet belki romantiğim ama değer ölçüsünün hep rakamlarla ifade edildiği bir dünyada birilerinin romantik olması gerekiyor” diye cevap veriyor.
Biraz kendinizden bahsederek çiftçiliğe nasıl başladığınızı anlatır mısınız?
"TEOFARM“ Asırlardır aynı topraklarda bizzat tarımla uğraşan ailemizin yeni markası. Günümüzden 12.000 yıl önce buğdayın ilk yetiştirildiği "Bereketli Hilal" olarak da bilinen bölgede tarım yapıyoruz ve en iyi bildiğimiz iş tarım. Son yıllarda tarım gelirlerinin azalması, ülkenin tarım politikaları, sektörde nitelikli işgücünün istihdam edilememesi, kırsaldan şehirlere göç, konvansiyonel tarım alanlarının artışı ve buna bağlı olarak dışa bağımlılık gibi sebeplerle çiftçilik mesleği giderek değer kaybetti. Tarımla uğraşmak yeni nesil tarafından tercih edilmiyor. Topraklar miras yoluyla küçüldü, yapılan çiftçilik faaliyetleri verimli ve karlı değil. Birçok aile tarım arazilerini elden çıkararak farklı işlere yöneldi veya göç etti. Tarım işletmelerinin kendilerini yenilemesi gerekiyor Ben Mustafa Kemal Üniversitesi'nde öğretim görevlisiyim işletme, pazarlama dersleri veriyorum. Ben bu bilimi anlatırken diğer taraftan kendi işimizde bunu uygulayamadığımızı gördüm.
- İlk adımı nasıl attınız?
Tarımda katma değer yaratmak için mevcut iş modelimizde yenilik yapmak kaçınılmazdı."TEOFARM” markası ile 2014 yılında kardeşim Adnan Murat Teoman ile beraber kendi arazimizde yetiştirdiğimiz meyve ve sebze ve tarımsal gıdaların işlenmesi paketlenmesi ve nihai tüketiciye ulaştırılmasını amaçlayan bir aile işletmesi kurduk.
Adnan araziyi tanıyan, işlemeyi bilen ve genlerinde bu bilgiye sahip biri olarak işin bu kısmını üstlendi ben de işletme biliminin gereklerini sisteme adapte ederek ve mutfağa olan özel merakımı da işimizde kullandım ve beraber strateji belirledik. Antakya’nın geleneksel lezzetlerini üretecek, topraktan sofraya kadar tüm aşamalarını yöneterek nihai tüketiciye ulaştıracaktık.
- Neden tarıma yöneldiniz?
Ailemiz belgelerle takip edebildiğimiz 1760'lı yıllardan bu yana, aile büyüklerinden aldığımız bilgiler ışığında ise 500 yıldır aynı topraklarda tarım ile uğraşmış. Dolayısıyla toprağı işlemek bizim genlerimizde var. Ayrıca yaşadığımız şehrin ve bölgenin de bunda katkısı çok önemli. "Bereketli Hilal" olarak adlandırılan Mezopotamya, Doğu Akdeniz Harran Ovası ve Amik Ovası'nı da içine alan bir bölgede yaşıyoruz. Amik Ovası yılda birkaç ürünün alınabildiği tarihin her döneminde stratejik öneme sahip kıymetli bir bölge olmuş. Şehir merkezi Antakya, Roma İmparatorluğu’nun en büyük üç şehrinden biriydi. Şehir döneminde büyük bir zenginlik içerisindeymiş. Bu zenginliğin yemek kültüründe de kendini gösterdiğini, yüzyıllardır nesilden nesile aktarılarak günümüze kadar geldiğini biliyoruz. Geleneksel ürünler özünde; kültür, tarih ve yaşam tarzını anlatırlar. Biz de bu zenginliği yansıtan, bu kültürün devamlılığını sağlayan ürünleri yetiştiriyoruz, katkı maddesi kullanmadan geleneksel yöntemlerle işleyip son ürün haline getiriyoruz.
- TEOFARM nasıl doğdu?
" TEOFARM" işimizi ne kadar iyi yapıyoruz... işimizi daha iyi nasıl yapabiliriz...sahip olduğumuz değerler neler gibi soruları daha sık sormaya başladığımızda tüketiciye direkt ulaşacak kendi markamızı yaratmanın gerekliliği ile ortaya çıktı. Ürün yetiştirmek bizim için yeni bir iş değildi ama hangi ürünleri yetiştireceğimiz, bunları nasıl raflarda yer alabilecek şekilde üreteceğimiz konusu sürekli araştırma geliştirme faaliyetleri gerektirdi. En büyük şansım mutfağa merakım ve evimde zaten ailem için küçük çapta bir üretim yapmamdı. Mevsiminde reçellerimi pişirip hazırlamak, turşularımı bölgemizin ürünleri ile kurmak ve buna benzer dönemsel üretimleri yapmak zaten zevkle yaptığım faaliyetlerdi. Bu üretimi kocaman bir ailenin tüketimi için yapıyor gibi hissediyoruz. Çünkü üretim yöntemlerimizde aslında hiçbir değişiklik olmadı sadece daha fazla personel ve daha fazla işleyeceğimiz ürün olarak bakıyoruz işimize. Adnan ile kendimize güvendik ve yola çıktık. En büyük sermayemiz sahip olduğumuz bilgi, işlediğimiz bereketli topraklar ve sevdiğimiz işi yapabilmenin motivasyonuydu.
- Kaç çeşit ürününüz var? Yıllık üretim miktarınız ne kadar?
"TEOFARM" markası ile mevsiminde tıpkı evimizin ihtiyaçlarını karşılıyor gibi üretim yapıyoruz. Şu anda 58 çeşit ürün üretiyoruz. Reçeller( Kıtır kabak, kebbet, turunç, ceviz, incir, patlıcan karadut, böğürtlen, portakal, limon, çilek...) bölgemizin yerli zeytinleri ( halhali, karamani, saurani...) narekşisi, zahterler, enginar, turşular, baharatlar, salçalar, doğal defne sabunları ve özellikle atalık karakılçık buğdayı ve bunları işleyerek elde ettiğimiz Karakılçık pilavlık, köftelik bulgurları, taşdeğirmende öğütülen Karakılçık tam buğday unu.. Karakılçık buğdayı geliştirmek ve tanıtmak istediğimiz yerel atalık buğday cinsi. Şu anda karakılçık buğdayını yılda 200 ton üretiyoruz. Bu atalık buğdaydan bulgur, eski usullerle taş değirmende işleyerek un üretiyoruz. Felsefemiz doğanın bize verdiklerine gerekli değeri verip işleyip ailemiz için üretir gibi üretmek. Çok çeşitli ürün üretiyor olmanın zorluklarını yaşıyoruz fakat zamanla uzmanlaşmanın faydalarını da görmeye başladık.
TEOFARM markası ile hedefleriniz neler?
Kendi arazimizde yüzyıllardır yetiştirdiğimiz karakılçık buğdayı Amik Ovası'nın doğal yerel buğdayı. Eskiden beri bölgemizde çok aranılan bir lezzet olan karakılçık buğdayı 1950'lerden sonra planlı olarak yerel tohumların üretiminin azaltılması, alternatif tohumluk buğdayların daha çok ürün vermesi dolayısıyla yetiştirilmemeye başlandı. Biz de 5 yıl öncesine kadar sadece ailemizin ve yakın çevremizin ihtiyacını karşılayacak kadar az üretiyorduk. Teofarm markası ile geçmişten gelen bu son derece değerli ürünün, üretimini arttırdık ve tekrar canlandırdık. Anadolu'nun gerçek çocukları olan bu yerel buğdayları her yıl kendi tohumumuzu ayırarak bir sonraki yıl ekiyoruz. "Sizin yaptığınız iş romantik çiftçilik" diyen birçok yakınımız oldu. Evet, belki romantik ama değer ölçüsünün hep rakamlarla ifade edildiği bir dünyada birilerinin romantik olması gerekiyor.
- Bu “romantik çiftçilik “kavramını açar mısınız biraz?
Gelecek nesillere temiz kaynaklar bırakmak istiyorsak yaşantımızda mutlak duygulara da yer olması gerekiyor. Özellikle son yıllarda sağlık sorunları ile uğraşan kitle maalesef giderek büyüyor. Gıdaya ulaşmak bu kadar kolay ve ucuz olmamalı. Beslenme aile fertleri tarafından sorgulanacak bir faaliyet olmalı ilgi artmalı. Çünkü ilgi olmazsa bilgi de olmuyor. Yaptığımız işi bir taraftan da sosyal girişimcilik olarak değerlendiriyorum. Bölgede örnek işletme olmak, bilgili ve donanımlı yeni kuşakları tarıma yöneltmek hedeflerimiz. Bu konuda da şimdiden başarılı olduğumuz düşünüyorum. Kızım Deniz Yüksel Ovalı Koç Üniversitesi Ekonomi Bölümünü bitirdi. Master eğitimini de yurtdışında yapıp yenilikçi üretim fikirleri ile tarımla uğraşmak üzere Antakya'ya döndü ve kendi markasını yarattı. “Ancient Greens” markası ile atalık buğday çimlerinden gıda takviyesi üretiyor. www.ancientgreens.co. Geleceğin gıdası olarak da bilinen bu gıda takviyesi ailemizin yeni nesil markası ile üretiliyor.
TEOFARM’da sınırlı üretim yapıyoruz. Aslına bakarsanız biz doğayı takip ederek üretim yapıyoruz. Doğada da hiçbir şey sınırsız değil. Doğa insana ihtiyacı olan şeyi tam zamanında tam da ihtiyacı olduğunda ve belirli bir zaman aralığında veriyor. Bizde de bazı üretimler 2-3 günlük oluyor, bazıları bir ay sürüyor. Diğer taraftan da atalık buğdayları geniş tarım arazilerimizde üretiyoruz. Bu üretim şekli ile ihtiyacımız olanı ve bizi besleyecek besinleri katkı maddesi kullanmadan üretmiş ve depolamış oluyoruz. Hipokrat " Yedikleriniz ilacınız, ilacınız yedikleriniz olsun" derken aslında tam da bunu anlatmış.
"TEOFARM“ Asırlardır aynı topraklarda bizzat tarımla uğraşan ailemizin yeni markası. Günümüzden 12.000 yıl önce buğdayın ilk yetiştirildiği "Bereketli Hilal" olarak da bilinen bölgede tarım yapıyoruz ve en iyi bildiğimiz iş tarım. Son yıllarda tarım gelirlerinin azalması, ülkenin tarım politikaları, sektörde nitelikli işgücünün istihdam edilememesi, kırsaldan şehirlere göç, konvansiyonel tarım alanlarının artışı ve buna bağlı olarak dışa bağımlılık gibi sebeplerle çiftçilik mesleği giderek değer kaybetti.